Dinar Anadolu Lisesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Dinar Anadolu Lisesi

10 FEN/A
 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  GaleriGaleri  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 aşka dair

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
ctrk42
Uzman Üye
Uzman Üye
ctrk42


Mesaj Sayısı : 140
Kayıt tarihi : 14/08/07

aşka dair Empty
MesajKonu: aşka dair   aşka dair EmptySalı Ağus. 21, 2007 11:03 am

Üç harften oluşan, kısacık bir sözcük dilimizde... Bu denli kısa olup da, söylendiğinde, okunduğunda ya da duyulduğunda insanın dikkatini çeken, içinde bir şeyleri kıpırdatan... Bu denli kısa olup da, uğrunda ölünen, öldürülen, kişiyi yemeden içmeden kesen ya da deli olunan bir durumu anlatan kaç sözcük vardır ki... Eğer aşk, salt bir sözcük olsaydı; yaşanan bir gerçekliğe delalet etmeseydi, bu kadar bizi ilgilendiren ve etkili bir kavram olabilir miydi ki...

Aşk… ?Yanıtına sığındığımız bir soru daha…Aşk her toplumda vardır ama yaşanış renkleri farklıdır. Bunların renklerini birbirinden ayıran ise, bireylerin içerisinde yaşadığı toplumsal, kültürel koşullar, bireylerin yetişme tarzları ve çocukluk yaşantıları, kişilik özellikleri, değerleri ve tercihleridir.Tarihsel ve güncel anlamda, aşkın yüzlerce, binlerce tanımı yapılmıştır ve gelecekte de yenileri eklenecektir bunlara. Keza yine aşkı konu alan binlerle ifade edilecek şiirler, öyküler, romanlar yazılmış; oyunlar sahnelenmiş, türküler yakılmış, şarkılar söylenmiştir. Ressamlar, ellerinde fırçaları ve paletlerindeki renklerle, tuvale aksettirmeye yeltenmişlerdir onu. Aşk, yalnızca sanatın ve edebiyatın farklı alanlarında değil, felsefede de işlenmiştir. Filozofların bazıları aşk’ı bir varlık olarak ele alıp, “aşk nedir” sorusunu yanıtlamaya, onun neliğini ortaya koymaya ve belirlemeye girişmişlerdir. Bunlardan bazıları makaleler yazmış, bazıları daha kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Schopenhauer’in Aşkın Metafiziği, Afşar Timuçin’in Aşkın Diyalektiği, yine yaklaşık olarak aynı kapsamda değerlendirilebilecek olan Alain Finkielkraut’un Sevginin Bilgeliği, Herbert Marcuse’un Eros ve Uygarlık, Erich From’un Sevme Sanatı, bu çalışmalardan bazı örnekler olarak sayılabilir. Bunların yanısıra, bilim alanından da, özellikle psikolog ve psikiyatristler aşk üzerine çalışmalar yapıp eserler ortaya koymuştur.İster bilimsel, ister sanatsal, isterse felsefi anlamda ele alınsın, aşkı bir varlık, bir olgu olarak gören ve belirlemeye yönelen her girişimin temelinde, buna girişen bireyin, kendi öznel, deneyimleri ya da deneyimsizlikleri; anlamlandırmaları, yanılsamaları, hayalleri; içerisinde yaşadığı koşullardaki tercihlerini hem kendisi hem de diğerleri nezdinde meşrulaştırma çabaları vardır. Bu çaba, kendilerinin, yani öznelliklerinin paranteze alındığı, hatta, sanki hiç yokmuş gibi algılanmasına olanak veren genelleşen belirleme ve önermelerde bulur ifadesini... Yapılan tanımlarda daha da belirgindir bu özellik... Bundan dolayı yapılan her genelleme öznelliği aşma yada gizleme çabasıdır. Çünkü bilinmesini, sorgulanmasını, alenileşmesini istemez kendi yaşantısının...Örneğin; “Aşk şiddettir.”“Aşk tutkudur.”“Aşk iradedir.” “Aşk iradesizliktir.”“Aşk uysallıktır.”“Aşk sahibine yaltaklanmaktır.”“Aşk kediliktir.”“Aşk ihanettir.”“Aşk köpekliktir.”“Aşk sadakattir.” …Tanımlarının her birinde gizlenen bireysel yaşantılar ve bunlara dayanan öznel anlamlandırmalar vardır. Ancak tanımın genelliğinden dolayı, bunları okuyanlar, bu tanımları verenlerin/yapanların bireyselliğini düşünmez bile... Oysa bu tanımlar, gerçekliğini esas olarak, tanımı yapanın, adına “aşk” dediği ilişkide bulur. Daha ötesinde değil... Acaba yaşanan gerçek bir aşk mıydı? Okuyan bilebilir mi ki bunu... Aşk’ı varolana aşkın kılmaya çalışmanın anlamı da gereği de yoktur. Aşk metafizik bir şey olmadığı gibi, herhangi, sıradan denilebilecek bir şey de değildir.<B>Aşk ilişkidir</B>Ne var ki her aşk, karşılıklı yaşanan gerçek bir ilişkiye dayanmadığı gibi, her ilişki de aşk değildir. Adına aşk denilen ilişki, diğer tüm insan ilişkilerinden farklıdır. Hem öznesi ve özne/nesnesi hem de yaşanışı açısından...Aşk ilişkidir’ önermesi, “nedir” sorusuna genel bir yanıt olsa da, kendi başına açıklayıcı değil elbette. Bundan dolayı sorular sormak gerek yükleme. Aşk nasıl bir ilişkidir? Aşk neden bir ilişkidir? Bu ilişkiyi diğer insan ilişkilerinden ayırıcı ve ayrıcalıklı kılan nedir? Soruları çoğaltmak mümkün ama, gerek yok şimdilik...Aşk, düşünsel, duygusal, bedensel boyutuyla, öznenin özne/nesnesini bütünsel anlamda fethetme ve onun tarafından fethedilme isteğine dayanan bir ilişkidir. Öznenin, özne/nesnesiyle buluşamadığı ya da özne/nesnenin idealleştirildiği yerde, gerçek, yaşanan bir aşk yoktur. Ki “platonik aşk” denilen ve giderek hastalıklı bir hal alan bu durumda gerçek bir aşktan değil, saplantılı bir bilinç halinden söz edilebilir yalnızca... Çünkü ortada ilişki yoktur. İlişkinin olmadığı yerde de aşk...İnsanın hem en güçlü, hem de en zayıf olduğu ilişkidir aşk... Çünkü çırılçıplak yaşanır; düşünsel, duygusal ve bedensel boyutuyla... Teklifsiz, beklentisiz, çıkarsız ve ikircimsiz yaşanır. Ki orada, ne bir gonca gülün gölgesine yer vardır ne de bir kuş kanadının... Eğer bunlar, “acaba”, “ama”, “ancak” gibi sözcüklerle peydah olursa bir ilişkide, biline ki aşk sırra kadem basmıştır çoktan... Ve onun adı artık aşktan başka her şey olabilir... Ama asla aşk olamaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
NeŞe
Forum Yetkilisi
 Forum Yetkilisi
NeŞe


Mesaj Sayısı : 167
Kayıt tarihi : 14/08/07

aşka dair Empty
MesajKonu: Geri: aşka dair   aşka dair EmptyÇarş. Ağus. 22, 2007 7:47 am

aman aşk maşk uğraşılcak şey değil:pirat:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
aşka dair
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dinar Anadolu Lisesi :: Yaşam & Aşk :: Sevda Sokağı-
Buraya geçin: